Sevgi Emektir
Güzel ve çirkindeki canavar , bir prens olmasa ve bir şatoda yaş a masaydı; muhtemelen güzeli yerdi. Çocukken bize aşılanan mutlu sonlar acaba ger çek ten mutlu mu? Son zamanlarda bunu çok düşünüyorum. Küçükken izlediklerimiz, dinlediklerimiz, kurtarılmaya muhtaç prenseslerle dolu. Üstelik filmlerde de durum pek faklı değil. Uslanmaz çapkın adamlar bir anda, saf ve sakar kızlara tutulup değişiyorlar. İlişkileri başta iyi gitse de başroldeki kadının mutlaka bir yerde canı acıyor. Sonrası bu hastalıklı adamı iyileştirme çabası ve mutlu son. Bir kere değil defalarca kez bunu yapmış o adamlar, mutlu sondan sonra köşelerine mi çekiliyor? Cevabı hepimiz biliyoruz:Hayır! Peki neden h er seferinde masalların, filmlerin ve kitapların peşinden gidiyoruz. Her ilişkide bir tarafın diğerinden daha çok verici oluşu can sıkıcı. “Ama onun bana ihtiyacı var!” peki senin, senin ona ihtiyacın yok mu? Dinlenmeye , sevilmeye, anlaşılmaya. Kendi ihtiyaçlarımı zı ne çok insan için görmezden